Kendimizle meşgul olmak vaktidir

Ahlak, dinin üç önemli rüknünden biri. Ne sadece imandır din, ne sadece ibadettir ne de sırf ahlaktır. Bunların üçünün imtizacından ibarettir din dediğimiz paha biçilmez değerler bütünü. Birbirlerinden ayırmak da dinde büyük noksanlığa sebebiyet verir. Dini sadece inanmaktan ibaret görmek ya da dini hayat adına ibadetlerle yetinmek büyük bir aldanmışlıktır. Bu üç sac ayağı arasında telazum vardır. Birbirinin sebebi ve neticesidir her üç umde de.

Günümüz Müslüman'ının en büyük problemi bu maalesef. İman temeliyse binanın, ibadetler de inşaatıdır. İnce işçilik ise ahlaktır. Ahlaki değerlerden, edepten, nezaketten, incelikten, saygıdan, sevgiden mahrum bir dindarlık tebliğin önündeki en büyük engeldir aynı zamanda. Çok kolay yalan söyleyen insanların İslâm dinini doğruluk dini olarak anlatması muhataplara ne ifade eder mesela? Ya da sözünde durmayan, emanete ihanet eden birinin İslâm'ın güzelliklerinden dem vurması? Bugün eğer İslâmiyet, dünyanın her tarafında hak ettiği alakaya mazhar olmuyorsa bunun en büyük sebebi Müslümanların ahlaki noksanlıklarıdır.

Şimdilerde geçmişe nisbeten daha varlıklı ve müreffeh bir hayat yaşıyoruz. Yeni imkânlara kavuşuyor, teknolojinin yenilikleriyle tanışıyoruz her geçen gün. Ancak bu değişen ve modernleşen sosyal şartların Müslümanlarda nasıl bir değer kaymasına sebebiyet verdiğini çok düşünmüyoruz. Daha on yıl öncesine kadar "haram" denilerek kesin tavır alınan bazı hususların bugün ne kadar kolay işlenir hale geldiğini üzülerek görüyoruz. Bu değişim, dönüşüm ve başkalaşım sürecinin daha ne kadar süreceğini bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, "başkalaşma"nın da tıpkı savaş ve yangın gibi, başladığı zaman nerede duracağının ve neleri alıp götüreceğinin kestirilememesi.

Bu başkalaşmaya karşı en sağlam dinamik, kendimizle meşgul olmaktır. Böyle bir iradeyi ortaya koyan insan, gereğini de yapmalıdır. Belli bir plan içerisinde istikrarlı bir hareket tarzı ve hedef belirleyerek o yolda sapmadan yürümelidir. Kendimizle meşgul olmak, bizi biz yapan değerlerle hemhal olmak demektir aynı zamanda. Bu değerleri anlama, özümseme ve tabiatımızın derinliği haline getirmenin bir yolu da bize ait eserleri mütalaa ve müzakere etmek.

Değişim ve başkalaşım fırtınalarında savrulmamak için ayakları yere sağlam basmaya ihtiyaç var. Sosyal hayatın kargaşasından sıyrılıp ruha bir tenezzüh imkânı vermek şart. Bu sebeple tatil dönemleri insanların "okumaları" için altın tepside sunulmuş fırsatlar. Bu fırsatları hem muhasebe hem de müzakere adına verimli değerlendirmek gerekiyor. Başta yaz tatili olmak üzere, yarıyıl tatili ve sene içerisine değişik vesilelerle dağılmış tatil zamanlarıyla hafta sonlarını bu maksada matuf ele almak faydalı olur. Böyle ortamlarda verim elde etmek için olmazsa olmazımız, ciddi bir program ve disiplin. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, bir insanın, kendi canlılığını muhafaza adına bir sene içinde en az kırk gününü "okumalar" için ayırması gerektiğini söylüyor. Yeni başlayan yaz tatilini de bu anlamda değerlendirmekte fayda var.

İyi ve bereketli bir okuma için asgari bir hafta (en çoğuna sınır yok) kesintisiz program yapıp nezih bir mekâna kapanmak en iyisi. İnsanlardan, sosyal hayattan, sokaktan uzak, dingin bir ruh haliyle yapılacak okumaların insanın fikir ve gönül dünyasına ciddi katkılar sağlayacağı muhakkak. Bu bir haftayı hiçbir şekilde bozmamak, delmemek ve sulandırmamak gerekiyor.

Böyle bir karar aldıktan sonra bir haftalık programda neyi hedeflediğimizi belirlememiz çok önemli. Risaleleri ve Pırlanta serisini okuyalım diyorsak -ki ben şiddetle tavsiye ederim- hangi kitapları okuyacağımızı baştan tesbit etmeliyiz. O kitapları, içindeki hakikatlerden azami derecede istifade edecek şekilde ciddi bir konsantrasyon ve kalb rikkati içinde okumalıyız. Okuduğumuz yerlerde önemli gördüğümüz hususların altını çizmeli, bazı paragrafları madde madde not almalı, özetler çıkarmalı ve yazılanları kendimize mal etmeye çalışmalıyız. Dikkatimizi çeken, başkalarının da bilmesinde fayda gördüğümüz orijinal tesbitleri arkadaşlarımızla veya aile efradıyla, yemek ve namaz aralarında paylaşmalı, böylelikle meselenin zihnimize iyice yerleşmesini sağlamalıyız.

Okumalarda berekete vesile bir diğer husus da manevi hayatımız. Böyle bir programı fırsat bilerek günlük hayatın hay huyunda ihmal ettiğimiz bir kısım vazifelerimizi de kemal-i hassasiyetle yerine getirmeliyiz. Ramazan'ın gelmesini fırsata çevirerek güne sahurun yanında mutlaka teheccüdle başlamalı, gecenin bereketinde Rabb-i Rahîm'imizle irtibat vesileleri aramalıyız. Namazı iki rekâtla sınırlandırmamalı, olabildiğince çok rekâtla gönül hanemizi temizlemeye gayret göstermeliyiz. İster gece, isterse gün içerisinde mutlaka Kur'an-ı Kerim okumalı, Cevşen, Kulûbu'd-Dâria gibi duaları vird edinmeliyiz.

Her namazı cemaatle, vakit girer girmez ve tesbihatını gürül gürül yaparak ikame etmeliyiz. Teravihleri asla ihmal etmemeliyiz. Namaz sonrasında yapılacak küçük derslerde, bazen hadis-i şeriflerle, bazen ilmihallerle, bazen asrın idrakine hitap eden eserlerle hemhal olmalıyız. Evvabin, duha gibi namazları da kesinlikle ihmal etmemeliyiz. Olabildiğince sade ve mütevazı sofralar kurmalı, israfa girmemeli ve sünnete uygun şekilde yemeye ve uyumaya çalışmalıyız.

Bu tarz arınma programını maç izleme, dizi seyretme, havuza gitme, futbol oynama gibi uygulamalarla delmemeliyiz. Bu tarz uygulamaların, programların disiplinini bozmaktan, insanları o manevi atmosferden uzaklaştırmaktan başka bir tesiri olmaz. Bu açıdan kendisine böyle bir program yapmak isteyen, hedefini iyi belirlemeli ve o hedefe ulaşmasına mani her şeye mesafe koymalıdır. Bunları becerebilirsek şeytanın, altıdan altmış altıya çıkmış hücumatına, değişim, başkalaşım virüslerinin zararlarına karşı Rabb'imize bir inayet dilekçesi sunmuş olacağız.

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/suleyman-sargin/kendimizle-mesgul-olmak-vaktidir_2225457.html

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.